Yeni bir eğitim öğretim yılı başladı. Türkiye genelinde 18 milyon öğrenci okullarda öğretmenleri ve arkadaşlarıyla buluştu. Her yeni eğitim öğretim yılı, çocukların geliştiği, büyüdüğü ve ihtiyaçlarının değiştiği yeni bir dönemi de beraberinde getiriyor. Bu süreç iyi yönetilmediğinde, öğrencinin duygusal ihtiyaçları tespit edilip gerekli önlemler alınmadığında okula uyum süreci hem öğrenciler hem veliler hem de eğitimciler için zor bir duruma dönüşebiliyor.
Gelişim çağındaki öğrencilerin özellikle de okul öncesi eğitimine ve 1. sınıfa başlayan öğrencilerin bu strese ve kaygıya verdikleri tepkiler yetişkinlerinden farklı olabiliyor. Öğrencinin ilk kez, kendine özel alanı olan evinden ayrılarak kamusal alan okul ile buluşması sürecinde ebeveynin yaklaşımı, çocuğu ne şekilde desteklediği büyük önem taşıyor. Kamusal alanı özel alana dönüştürmeye çalışmak yerine; çocuğun uyum sağlamasına yardımcı olmak gerekiyor.
Çocukların açıklamasını yapamadıkları bir şekilde okula gitmekten, okulda olmaktan endişe ve kaygı duymaları durumunu ‘okul fobisi’ denir. Bu durumda çocuklar alıngan, sinirli, huzursuz, isteksiz, hevessiz ve iştahsız olabilirler. Hatta zaman zaman baş ve karın ağrısı, mide bulantısı, kusma gibi psikosomatik belirtiler verebilir. Eğer çocuk okulda kalma veya annesinden ayrılma konularını ilk kez deneyimliyorsa zorlanması çok doğaldır.
Okul fobisinin genel anlamda 3 temel nedeni vardır; ayrılık endişesi, yeni deneyimlerle baş etme becerisinin yetersiz olması ve gerçekçi olmayan yüksek beklentiler.
Ayrılık endişesi yaşandığı durumlarda; asla sinirlenmeyin. Sabırlı olun. Çocuğunuza okulun amacını açıklayın. Ona gününüzün nasıl geçeceğini anlatın ve mutlaka çocuğunuzun öğretmeni ile görüşün.
Çocuğumuzun ‘yeni deneyimler ile baş etme becerisi’ düşük ise okul gibi birçok yeniliğin hayatına gireceği bir değişiklikte korku yaşaması beklenilen bir durumdur. Böyle bir durumda çocuğumuzun uyumunu sağlamak için onun duygularını anlayarak destek olmalısınız.
Bazen de ebeveynlerinin gerçekçi olmayan beklentileriyle mücadele etmek çocuklarda strese yol açar. Çocuğun sınıfta en çalışkan öğrenci olmasını beklemek, ilk okumayı öğrenen çocuk olmasını beklemek gibi beklentiler çocukların kaygılarını yükselten gerçekçi olmayan beklentilerdir.
Unutmamalıyız ki çocuğun ilk beklentisi anlayıştır. Okul korkusunun temelinde; anneden ayrılma durumunun yarattığı kaygı vardır. Çocuk, öğretmenine ve arkadaşlarına güvenirse ortama uyum süreci daha hızlı gelişir. Bu süreçte ebeveynin de öğretmene ve okula güven duygusunu geliştirmiş olması gerekir. Zira çocuklar; ebeveynlerinin yüz ifadelerinden ve hareketlerinden o anda korkulması, endişelenilmesi ya da tedirgin olunması gereken bir şey olup olmadığını anlayıp buna göre hareket edebilirler.
Bu noktada hem ebeveynler hem de öğretmenler tarafından öğrencinin neden uyum yaşadığını tespit edilip doğru yaklaşımlar sergilemeli. İlk günlerde çocuğunuzun sevdiği bir nesneyi ya da oyuncağı yanında götürmesine izin verebilirsiniz. Ancak bu noktada kamusal alanı, özel alana dönüştürmeme konusunda çok hassas olunmalıdır.
Ailenin sakin olması aslında ise tüm sürecin en önemli konusudur. Sınıf öğretmeni ve rehberlik öğretmeni ile işbirliği halinde olarak okula uyumun bir süreç olduğu unutulmamalı ve çocuğa zaman tanınmalıdır.